CEYDA USKAN KODAL
UZMAN KLİNİK PSİKOLOG & ÇİFT VE AİLE TERAPİSTİ
KRİZE MÜDAHALE
Krizin ortaya çıkışı;
Kriz, kişinin önemli yaşam hedeflerinde bir engelle karşılaştığında, bir süre sorunu çözümlemede alışıla gelmiş yöntemleri kullanmasının yetersiz kalması, çözüm için boşa giden çabaların söz konusu olması, bir şaşkınlık döneminin ortaya çıkması, bir “düzen buzukluğunun” başlaması şeklinde tanımlanır.
Krize müdahalenin amacı; o anda ortaya çıkan krizin ruhsal bakımdan çözümlenmesi ve işlevselliğinin en azından kriz öncesi durumuna getirilmesidir. Bu nedenle krize müdahale anında ve kısa süreli bir yardımı kapsar. Terapi değil, bir müdehale şeklidir.
Amaç;
-
Bireyin duruma düşünsel (bilişsel) alanda hakim olmayı öğrenmesine yardım etmek,
-
Savunma mekanizmalarından “inkar”ın yoğun kullanımıyla ilgilenmek ve
-
Uygun olan duygunun ortaya çıkmasını sağlamaktır.
Kriz, bir konuyla baş edememek ya da yetersiz kalmak olarak da tanımlanabilir. Peki baş edebilmekten ne anlıyoruz? Baş edememe durumunda ne olur? Baş edebilme olanaklarını zorlayan sorunlar sıklıkla nelerdir? Kriz içinde bulunan bir kişiyi ne zaman “hasta” ve tedaviyi gerektirdiğini kabul etmek uygundur?
Krizle Baş edebilme
“Baş edebilme davranışı”, bir soruna veya tehdit edici duruma karşı nasıl tepki verdiğimizi belirler. Başlıca dört tipi vardır:
A)Sorunları çözme davranışı: Olgun ve uyumlu davranış - baş edebilmenin temeli olarak kabul edilir.
B)Regresyon: Kişinin, gelişiminin erken dönemlerinde öğrendiği ve sorumluluğu başkalarına yükleyerek geçici de olsa baş edebilmeyi sağladığı davranışa yönelmek. Alkol veya uyuşturucuya yönelme gibi...
C) İnkar: Sorunun yok sayılmasına yol açacak derecede gerçeklik algısının bozulması. Sorun, kendiliğimden çözülürse etkilidir fakat genellikle sorunun ertelenmesine ve artmasına yol açar. Kişi tamamen pasiftir ve etkilenmiyormuş gibi gözükür.
D) Tepkisizlik: Kişinin etkili ve yararlı bir şey yapamayacağı inancı ile ortaya çıkan hareketsizlik durumu. Duruma uygun gerekçeler olsa da genellikle depresyona özgü umutsuzluk duygusunu yansıtır.
Krizle ilintili başka bir durum da, duygunun ifadesidir. Bir sorunun veya tehdidin algılanması genellikle duygulanıma yol açar. Bazı durumlarda kızgınlık, saldırgan bir davranışa yol açarken, duygunun ifade bulması bazen de sorun veya tehditle doğrudan veya dolaylı olarak uygun bir baş edebilmeyi sağlar. Kızgınlık, anksiyete, keder ve benzeri duyguların üstesinden gelemezsek, yapıcı başetme yeteneğimiz bozulur. İleride değerlendirdiğimizde memnun olmayacağımız davranışlar sergileme ihtimalimiz artar.
Baş etme davranışlarına rağmen sorunun çözülemediği durumlar;
1. Sorunun çok büyük, çok fazla ve çok yabancı olması,
2. Kişinin baş edebilmek için uygun olmayan veya uyumsuz yöntemleri kullanması (duygusal kararlar)
3. Kendisi bu konuya uygun değildir, karşı koyuşu, fiziksel veya ruhsal bir rahatsızlıkla engellenebilir. (somatik belirtiler)
4. Baş edebilmesine yardım edebilecek aile veya arkadaş desteğinden yoksun olma. (sosyal destek yoksunluğu)
Baş edebilme girişiminin sonuçsuz kalması halinde, krizin dört dönemi
-
Uyarılma ve sorun çözme davranışlarında artış olur.
-
Artan uyarılma/gerilim nedeniyle, bazı işlevlerin bozulması, düzensizliklerin ve sıkıntının ortaya çıkması, çözümü engelleyici düzeyde endişe ve kızgınlığın artması, uyku düzeninin bozulması ve aşırı yorgun düşme gibi belirtiler yaşanır.
-
İç ve dış kaynakların harekete geçerek yeni yöntemler deneme girişimleri gözlenir.
-
Çözüm girişimlerindeki başarısızlık, giderek bozulmaya, yorgunluğa yol açar. Bu durumda kişiye giderek bozulmayı önlemek için başkalarının müdahalesi önerilebilir.
Krizin Yaşanabileceği Durumlar
1- Kayip Sorunlari:
Ölüm ya da ayrılık nedeniyle sevilen bir kişinin kaybı (bedenin bir parçasının, paranın, çeşitli araçların kaybı): Özellikle, keder durumunda bir dizi tepkiye yol açar. Kişi başlangıçta değişik derecede şok içindedir. Geçeğin yadsınması (inkar) en çok kullanılan savunma mekanizmasıdır. Müdehale sürecinde, gerek yaşam içinde ve gerekse klinik ortamda kişinin keder duygusunu yaşamasına, ifade etmesine ve böylelikle üstesinden gelmesine yardımcı olunur. En önemli hedef, yasın ertelenmeden yaşanmasıdır.
2. Değişiklik sorunları:
Başedilmesi gereken yeni bir durumun ortaya çıkmasıdır (İş, evlilik, ebeveynlik gibi rol değişiklikleri, geçiş ve olgunlaşma dönemi krizleri). Bu durumlar yeni ve umut verici gelişmeler olmakla beraber, tehdit edici de olabilirler. Sağlık ve işlev kaybı tehdidi gibi rol değişimleri durumlarda “hasta” rolüne girişilir.
3. Kişiler arası sorunlar:
Özellikle eşler ve yakın aile bireyleri arasıdaki sorunlu ilişkiler. İntihar girişimlerinin en sık görülen nedenidir. Mutsuz evlilikler, yakın destekten yoksun ilişkiler; strese duyarlılığı arttırır.
4. Çatışma Sorunları:
Kişinin bir güçlük veya olanaksız iki seçenek arasında kalmasıdır. Evli bireylerde eşi ve kendi ailesi arasında kalmak, en sık karşılaşılanlara örnek olarak verilebilir.
5.Toplumca Yaşanan Krizler:
Krizin toplumsal olması bireysele nazaran daha çabuk atlatılmaktadır. Bunun başlıca sebebi kişinin kendini yalnız hissetmemesi ve toplumsal olaylarda ortak hareket etme olasılığıyla kişinin duygusal boşalımını sağlıklı atlatabilmesidir.
Kişisel Krizler
- Ayrılık ve boşanma
- İş kaybı
- Aile içi şiddet ve istismar
- Tecavüz ve cinsel istismar
- İşkence
- Kaza yangın bombalama
- Trafik kazası
- Ani hastalık ameliyat
- Sakatlıkla sonuçlanan yaralanmalar
- Beklenmeyen ölüm
- Hırsızlık
Toplu Krizler
- Savaş
- Terör
- DoğaL Afetler
- Bulaşıcı hastalıklar
- Ekonomik kriz
- Mülteci yaşamı
- Hapisane yaşamı
KRİZLER:
BASİT DEĞİLDİR KARMAŞIKTIR
BAZI KRİZLER DİĞER KRİZLERİ DERİNLEŞTİRİR
KRİZDEN SONRA DEĞİŞİMLER OLUR
SEÇİMLER ÖNEMLİDİR
KRİZ EVRENSELDİR
KRİZ KİŞİYE ÖZELDİR
Hasta- Terapist İlişkisi
-
“Hasta rolü” kavramı, kişinin yetersizliğinden sorumlu tutulmadığı, yardım ihtiyacı ile kendisini başkalarına bağımlı bir duruma getirdikleri, doğal yükümlülüklerinden ayrıcalıklı tutuldukları bir tutumdur.
-
Hastada bağımlılık duygularını besledikleri ve yeterlik duygularını zayıflattıkları ileri sürülerek eleştirilir.
-
Krize müdahalede önemli olan ise, bağımlılığın olumlu yada olumsuz olmasıdır.
-
Bacağı kırılmış bir kişinin önce hasta rolünü benimsemesi gerekir. İyileşme döneminde sorumluluk yavaş yavaş tekrar hastaya verilir.
-
“Hastalık etiketi” kişinin öz saygınlığını korumasına yardım eder.
-
Daha farklı durumlarda ise, kişinin mücadele gücünü, yetilerini kullanmasını ve öğrenmelerini engelleyebilir.
-
Kriz durumunda öncelikle iki konuda karar vermek gerekir;
a)Kişi acil müdahale gerektiren duruma girmek üzere midir?
b) Ona hasta etiketi vermek yarar sağlar mı?
-
Bu kararlar klinik duruma göre alınır.
-
Bazı kişiler hasta rolünün yarar sağladığını görmüş olabilirler.
-
Böyle durumlarda, kişinin geçmiş öyküsü alınmalı ve kişi sorumluluk almak için cesaretlendirilmelidir.
Kriz Yaşayan Kişi
-
Derin üzüntü hayal kırıklığı yaşar
-
Etkin problem çözme yetisini kaybedebilir
-
Çare çözüm seçenek olmadığına inanır
-
Tepkisizdir. Yaşamı ile ilgili kontrolü ele almaz
-
Korkusunu ve şoku, artan bir etkilenmeyle yaşar
Tepkiler
- Duygusal olarak ; şok, üzüntü, kızgınlık, suçluluk, umitsizlik, endişe, korku, içe kapanma, pişmanlık, olumsuz düşünce, yalnızlık hissi, çaresizlik ve irite olma hali...
- Bilişsel olarak; inançsızlık, karmaşık ve irrasyonel düşünceler, halusinasyon, karamsarlık, dikkat bozukluğu, unutkanlık, kabus, intihar düşünceleri…
- Fiziksel tepkiler; ağrı, kusma, boğazda ve kalpte baskı, ani seslere duyarlılık, iştah kaybı, nefes alma zorluğu, yorgunluk, kilo kaybı, ağız kuruluğu…
- Davranışsal tepkiler; uyku ve yemede zorluklar, ilgisizlik, bazı konulara aşırı odaklanma, izole olma, öz bakım eksikliği, iş yaşamında zorluklar, içe kapanma, konuşmama, alkol-madde bağımlılığı, inkar, kendine zarar…
MÜDEHALE YÖNTEMLERİ
Temel amaç, kişinin sorumluluğunu yeniden ele alabilmesi için, en kısa sürede onu, sorunla baş edebilecek duruma getirmektir. Bunun için;
1. Sorumluluğun açıkça aktarılması
2. Acil işlerin düzenlenmesi: Hastanın işverenle ilişkisi, çocukların bakımı, evin güvenliği, beslediği hayvanlar vb. düzenlenir. Gerekirse sosyal kuruluşlardan yardım istenir.
3. Hastanın stresli çevreden uzaklaştırılması: Her zaman gerekli olmayıp, hastanın ev koşullarına ve destek alabilme düzeyine bağlıdır.
4. Uyarılmışlığın ve sıkıntının azaltılması: Hastaya ilgi, göstererek, ikna edici bir tutumla ona zaman ayırarak psikolojik uyarılma düzeyi azaltılır.
5. Yeterli iletişimin sağlanması: Bitkinlik ve sıkıntıyla hiç konuşmayan, hareketsiz kalan hastada ani şoklar görülebilir. Normal iletişimi sağlamak üzere ilgi gösterilerek normal ve ilintili konuşmanın güçlendirilmesi; davranışın ajite, tekrarlayici ve konuşmaya dayanmayan şekillerine ise ilgisiz kalınarak cesaretlendirmemekle gerçekleştirilir.
6. Umut verilmesi: Terapistin hastayla ilgilendiği, duygularını anladığı ve krizin çözümleneceği umudu verilmelidir.