top of page

CİNSEL KEŞİF

 

Cinsellik, cinsel kimlik, cinsiyet kimliği, cinsel roller ve cinsel yönelim, son dönemlerde eskiye nazaran daha rahat ve daha sık konuşulur hale geldi. Yapılan yürüyüşler, son dönem filmleri ve en önemli adımlardan biri, Amerika’da eşcinsel evliliğin hukuki hakkının sağlanması, bu alanda ciddi gelişmelere öncü oldu ve olacağa da benziyor. Yazıya başlamadan önce altını çizmemiz gereken bir konu; heteroseksüellik dışındaki seçimlerin, psikolojik ya da biyolojik bir ‘hastalık’ olmadığıdır. Bu noktadan yola çıkarak, cinsellikle ilgili olan kavramların ne anlama geldiğini anlamak adına, alttaki tanımlar faydalı olacaktır.

 

Cinsel Kimlik:

 

Kişinin dişilik ya da erkeklik algısıdır. Biyolojik, fiziksel, psikolojik, zihinsel ve sosyal süreçlerin etkileşimi ile oluşur, gelişir ve olgunlaşır. İki-üç yaşlarında “ben erkeğim” veya “ben kızım” diye kişinin erkek ya da kadın olarak biyolojik varlığının farkına varması ve kabul etmesiyle başlar. Bu dönemde, karşı cinsin cinsel organlarına merak sıklıkla gözükmektedir. Çocuk, kendi cinsine ait duygu, düşünce, tutum ve davranış özelliklerini; beden yapıları ve iç salgı bezleri bakımından doğuştan itibaren (kız-erkek) ayrı olmalasıyla farkeder. Bir çocuğun kız ya da erkek doğması, cinsel kimliğini kazanması için ilk koşuldur ama yeterli ve tek koşul değildir. Cinsel kimlik; başta anne-baba ve aile olmak üzere, sosyal medya, öğretmenler ve yakın arkadaşlarla yaşanan deneyimlerle başlar. Aslında daha doğum öncesinde başlayan bebek alışverişlerinde tercih edilen renklerden tutun, çocuğa kendi tercihi dışında alınan oyuncaklardan, giyisilerden başlayan bir süreçtir. Sen bir kızsın, pembe renkli odanda, pembe giysilerinle dolaşmalısın; sen erkeksin, erkekler pembe giymez ki!

 

Cinsiyet Kimliği:

 

Kromozomları, dış genital organları, iç genital organları, hormonsal yapıyı içeren kişinin biyolojik cinsel özellikleridir. Cinsiyet kimliği kavramı yalnızca bireyin kendini dişi ya da erkek olarak algılaması ile kısıtlıdır ve cinsel yönelimden ayrıdır.

 

Cinsel kimlik, bireyin cinsel ve ilgili diğer davranışsal eğilimleri, vücut görüntüsü ve bunların toplumsal yansımalarının birlikte algılanması ile ilgili ve cinsiyet kimliğinden daha geniş kapsamlıdır. Cinsel kimlik kişinin cinselliğini algılaması ve bu algının toplum tarafından sunulan modellerle olan karmaşık ilişkisi, cinsel yönelim ise yalnızca kişinin cinsel istekleri, bağlılıkları ve düşleri anlamında kullanılabilir.

 

Cinsel Roller:

 

Çocuk cinsiyeti ile ilgili farklılıkları gözlem ve deneyimleri ile öğrenmektedir. Toplumsal öğrenme ile cinsiyet rolünü öğrenme, çocukluğun ilk dönemlerinde  başlayan ve yaşam boyunca süren bir süreçtir. Ödül-ceza sistemine dayalı olarak davranışlar pekiştirilir ya da söndürülür.  Cinsel rol cinsel kimlikle ilişkili olan ve bir anlamda ondan kaynaklanan bir davranıştır. Yani kişinin bir erkek veya kadın statüsüne sahip olmak üzere söylediği veya yaptığı bütün her şeydir. kadının ve erkeğin nasıl düşüneceğini, nasıl davranacağını ve nasıl hissedeceğini belirleyen aile ve toplumsal çevre tarafından verilen bir roldür.

 

Cinsel davranış, kişinin cinsel olarak ne yaptığı ile ilgilidir. Arzu, fanteziler, eş arama, kendi kendine doyum sağlama ve cinsel gereksinimlerini dışa vurmak ve doyurmak için yapılan tüm diğer etkinlikler cinsel davranış tanımı içine girebilir.

 

Toplumsal cinsiyet ise; toplumsal ve kültürel olarak onaylanmış ve belirlenmiş cinsiyeti, cinsiyet kimliğinden ayırmak üzere kullanılan bir kavramdır. Bu nedenle cinsel rol, toplumsal cinsiyetin bir parçasıdır. Ülkemizde kadınlara daha duygusal, uysal, dinleyen, dyardıma ihtiyaç duyan bir rol biçilirken; erkek çocuklarına ise; daha katı, yaramaz, az söz dinleyen, saldırgan, bağımsız davranmaya meyilli bir rol yüklenmektedir. Aksi davranan çocuklarda bu bir sorun olarak değerlendirilmekte, bu sebeple de destek almak üzere terapistlere danışılmaktadır.

 

 

Cinsel deneyim açısından da erkek cinsel rol deneyimleri daha çok kendi kendine deneyimleri kapsar, aktif ve bağımsız bir rolün kabul edilmesini kolaylaştırır. Erkelerde mastürbasyon doğaldır ve izin verilir. Mastürbasyon çok az tensel duygu ile yapılır, tümüyle boşalmaya yönelmiştir. Kadın cinsel rol deneyimleri ise pasifliği, başkalarının gereksinim ve taleplerine yanıt verir olmayı destekler. Kadının cinsellikteki rolü, haz almaktan ziyade, erkeğin haz ihtiyacını karşılamakdır. Kadınlara cinsel uyarılmanın cinsel terimlerden çok romantik terimlerle nitelendirilmesi öğretilmektedir. Bir erkeğin yaşadığı cinsel deneyim onun övüneceği bir durumken, kadınlar için bu utanılması gereken bir durum olarak yansıtılmaktadır.

 

 

Cinsel Yönelim:

 

Bir kişinin, bir başka bireye karşı duygusal, düşünsel, romantik ve cinsel şehvet ile yaklaşımıdır. Bu yaklaşım her zaman cinsel eylemi gerektirmez, hatta çoğu kez duygusal, düşünsel, romantik ve fantezi düzeyinde kalabilir. Cinsel yönelim geniş bir düzlemde gözlemlenebilir;  heteroseksüel, eşcinsel ve biseksüel ilişki bunlara örnektir. Bir kişi yalnızca karşı cinse eğilim duyuyorsa heteroseksüal, yalnızca kendi cinsinden kişilere karşı cinsel ilgi duyuyorsa eşcinsel, her iki cinsten de kişilere karşı ilgi duyuyorsa biseksüel olarak isimlendirilir. Yani cinsel yönelim; kişinin cinsel ve duygusal olarak çekim duyduğu cinsiyete göre tanımlanan bir özelliktir. Cinsel kimliğinin, kadın ya da erkek olmasıyla ilişkili değildir. Aşk nesnesinin karşı cins ya da hemcinsi olmasıyla ilişkilidir.

 

Özetlemek ve daha yalın bir dille anlatmak gerekirse;

 

 - Heteroseksüel: Kişinin karşı cinsiyete cinsel ve duygusal ilgi duymasıdır.

 - Eşcinsel (Homoseksüel): Kişinin kendi cinsiyetine cinsel ve duygusal ilgi duymasıdır. Eşcinsel kadın ve erkeklerin bedensel cinsiyetlerine herhangi bir itirazları yoktur, sadece aynı cinsten bireylerle cinsel ilişki kurmak isterler, cinsel yönelimleri kendi cinslerinedir. Erkekler erkek gibi, kadınlar da kadın gibi hissederler.

 - Biseksüel: Kişinin her iki cinsiyetten olanlara cinsel ve duygusal ilgi duymasıdır.

 - Travesti: Karşı cinsin eşyalarını kullanmaktan, karşı cinsin giydiği kıyafetleri giymekten, karşı cinsin davranışını sergilemekten cinsel haz alan kimselerdir. Topuklu ayakkabı giyen adamlar buna en güzel örneği oluşturur.

 - Transseksüel: Cinsiyetini değiştirmesi gerektiğine, ruhsal ve bedensel olarak diğer cinsiyete sahip olması gerektiğine inanan kişidir. Kişi sahip olduğu biyolojik cinsiyet özelliklerini reddeder, karşı cinsten biri olarak görülme ve karşı cinse benzeme isteği içindedir, kendisini karşı cinsten biriymiş gibi hisseder. Bu durum hem erkek hem kadın için geçerlidir. Ameliyat olmamış/olamamış gerçek bir transseksüel cinsel kimlik olarak karşı cins özelliklerini gösterebilir ve cinselliği doğrudan karşı cinse yöneliktir. Yani özetle bedenini ve ruhunu biyolojik cinsiyetinden farklı hisseder.

 

Heteroseksüel, eşcinsel veya biseksüel erkeklerin ve kadınların, bedensel cinsiyetleri de cinsel kimlikleri de erkektir ve kadındır. Yani sanılanın aksine eşcinsel erkekler kendilerini kadın gibi ya da eşcinsel kadınlar kendilerini erkek gibi hissetmezler.

 

Tüm bu anlatılanlardan yola çıkarsak, bu çok boyutlu cinselliğin bir hastalık olarak değerlendirilmesi çok da doğru olmayacaktır. Tehlikeli olan kısımı, toplumsal roller ve baskı nedeniyle, kendini olmadığı gibi göstermeye çalışan, hissetmeye zorlayan heteroseksüeller tarafından yaşanmaktadır. Toplumsal olarak anlayışın ve alışmanın artmasıyla, artık eskiye nazaran bireyler daha erken cinsel yönelimlerini farketmekte, ve bunu görece daha rahat yaşamaya başlamaktadır. Nasıl heteroseksüel bir birey kendi cinsinden biriyle cinsel ya da romantik bir birliktelik yaşayamayacağını düşünüyorsa, tam tersi durumda da bunu eşcinsel birinden beklemek çok doğru olmayacaktır.

 

Pür aşk ve cinsellikle ilgili izleyebileceğiniz Xavier Dolan imzalı Laurence Anyways isimli film ve Tim Burton’ın klasiklerinden Ed Wood yabancı yapımlarda en çarpıcı trans filmlerden olmakla beraber, türk sinemasından da Caner Alper ve Mehmet Binayın ortak yapımı Zenne, örnek olarak verilebilir.

 

Cinsel Haklar Bildirgesi’ne göre; (10 – 15 Temmuz 2005 tarihlerinde Montreal – Kanada'da yapılan 17. Dünya Seksoloji Kongresi’nde kabul edilmiştir.)

 

Bireylerin ve toplumların cinsel sağlıklarının gelişiminin temini için aşağıdaki cinsel haklar tanınmalı, teşvik edilmeli, saygı gösterilmeli ve toplumlar tarafından savunulmalıdır. Cinsel sağlık bu cinsel hakların tanındığı, saygı duyulduğu ve uygulandığı ortamlarda mümkündür.

 

  • Cinsel özgürlük hakkı. Cinsel özgürlük bireylerin kendi cinsel potansiyellerini ifade etmelerine olanak verir. Bu tanım cinsel baskının her türünü, her çeşit cinsel zorlama, istismar ve tacizi reddeder ve tanımı dışında bırakır.

  • Cinsel otonomi, cinsel bütünlük ve beden güvenliği hakkı. Bu hak bireyin kendi cinsel yaşamı hakkında, kendi kişisel ve sosyal etiği çerçevesinde özerk kararlar alma gücünü içerir. Bu hak aynı zamanda işkence, yaralama ve her çeşit şiddetten arınmış olarak kendi bedenimizi kontrol etmemize ve zevk almamıza olanak tanır.

  • Cinsel mahremiyet hakkı. Bu hak başkalarının cinsel haklarına müdahale edilmediği sürece yakınlaşma konusunda bireysel karar verme ve davranma hakkını içerir.

  • Cinsel eşitlik hakkı. Cinsiyet, toplumsal cinsiyet, cinsel yönelim, yaş, ırk, sosyal sınıf, din veya fiziksel ve zihinsel engel gözetilmeden hiçbir ayrımcılığa maruz kalmama hakkıdır.

  • Cinsel haz hakkı. Cinsel haz, otoerotizm de dahil olmak üzere fiziksel, psikolojik, zihinsel ve ruhsal iyiliğin kaynağıdır.

  • Cinselliğin duygusal ifadesi hakkı. Cinselliğin ifade edilmesi, erotik zevkten veya cinsel eylemden çok daha öte bir kavramdır. Bireylerin cinselliklerini iletişim, dokunma, duygusal anlatım ve aşkla ifade etme hakkı vardır.

  • Özgürce cinsel ilişkiler oluşturma hakkı. Bunun anlamı, bireylerin evlenip, evlenmemekte, boşanıp boşanmamakta ve her türlü cinsel ilişkiye girip girmemekte özgür olduğudur.

  • Üremeyle ilgili özgür ve sorumlu seçim yapabilme hakkı. Bu, çocuk sahibi olup olmamayı seçme, çocuk sayısına ve hangi aralıkla olacağına karar verme, doğurganlık düzenlemesi ile ilgili tüm tedavilere tam erişim hakkını içerir.

  • Bilimsel araştırmaya dayalı cinsel bilgi edinme hakkı. Bu hak, cinsel bilgilerin bilimsel ve etik araştırmalar sonucu elde edilmiş olması ve toplumun tüm kesimlerine uygun yollarla yayılması gerektiğini ifade eder.

  • Kapsamlı cinsellik eğitim hakkı. Bu doğumdan başlayarak yaşam boyu devam eden bir süreçtir ve bütün sosyal kurumları kapsamalıdır.

  • Cinsel sağlık hizmeti hakkı. Cinsel sağlık hizmetleri, tüm cinsel kaygı, sorun ve bozuklukların önlenmesi ve tedavisi için herkese sağlanmış olmalıdır.

 

 

Belki biraz daha az yargılayıcı olmak, bireylerin birey olmasına ve kendi tercihlerine saygı duymak; toplum için, toplumda el ele yaşayabilmek için çok huzur verici olacaktır.

 

 

 

Özetle L. G. B. T. ( Life Gets Better Together)…

bottom of page