CEYDA USKAN KODAL
UZMAN KLİNİK PSİKOLOG & ÇİFT VE AİLE TERAPİSTİ
TRANSAKSİYONEL ANALİZ
İnsanlar yaşamlarının çok büyük bir bölümünü çocukluk döneminden getirdiği kararlara göre oluşturduğu senaryosu doğrultusunda yaşar. Çocukluk dönemine ait dinamikler biz hiç farkında olmadan başta sosyal ilişkilerimiz, duygusal ve iş hayatımız olmak üzere tüm yaşamımıza yansır. Terapilerde bu yansımalar değerlendirilip; bireyin, ailesinden ona bulasan özelliklerin tespit edilmesi cok faydalı olacaktır. Günlük yaşamda seçimler yaparken, kararlar verirken, hep anlık olduğunu düşünürüz oysa çoğu zaman bu büyük bir yanılgıdır. Yaşamla ilgili karalarımız aslında çok uzun yıllar önce yine bizim tarafımızdan alınmıştır. Yeni bir işe girerken ya da istifa ederken, kariyerin basamaklarında hızla yükselirken ya da düşerken, evlenirken ya da boşanırken, mücadele ya da pes ederken aslında uzun yıllar önce yazılmış, hiç farkında olmadığımız bir “senaryo”ya göre hareket ediyoruzdur. Herkes, hatta değişmek için terapiye gelenler bile, çocukken almış olduğu kararlara sımsıkı tutunur, değişmeye karşı direnirler. Çünkü her zaman bilinmeyen ürkütücü gelir, kişi mevcut durumu kötü olsa dahi ondan uzaklaşmamaya çalışır. Yeni, çok daha iyi olacağı kesin olsa bile bir değişim gerektirdiğinden ve bu değişim zor olduğundan kişi eskiye yapışık yaşamayı tercih etme eğilimindedir.
Eric Berne tarafından ortaya atılmış olan Transaksiyonel Analiz (TA), kişilik, kişiler arası ilişkiler, iletişim, gelişim, yaşam, psikopatoloji, psikoterapi gibi çok geniş bir yelpaze üzerinde insan davranışını açıklayan bir yaklaşımdır. TA kuramı insanı olumlu olarak ele alan insancıl bir yaklaşımdır.
Transaksiyon: Kişilerarası iletişimde bir uyarıcı ve bir tepkiden oluşan birime denir. Sosyal bir etkileşimdir. Kuramının amacı insanlar arasındaki iletişimin niteliğini çözümlemek, tepkilerin gerisindeki kişilik yapılarını açıklamak ve daha etkili iletişim kurma becerilerini kazandırma yöntemlerini geliştirmektir. Transaksiyonel analiz, kişiler arası iletişim sorunlarının çözümünde uygulanan bir psikolojik değişim ve analiz yöntemi olarak tanımlanabilir. Bu açıdan değerlendirdiğimizde, ilişki terapilerinde gerek bireysel, gerek iletişim becerini değerlendirmede TA cok faydalı olacaktır.
Terapideki amaç; yetişkin, anne-baba ve çocuk benlik durumlarının ne zaman serbest bırakacağını ve ne zaman yönetici olacağını belirleme kabiliyetinin kazandırılmasıdır. Ayrıca, sosyal kontrolü de elde etmeleri sağlanır. Eğer bireyin sosyal kontrolü yoksa diğer insanlar bilinçli veya bilinçsiz olarak çocuk ve anne-baba benlik durumlarını olumsuz etkileyebilirler. Çift ve aile terapilerinde kişilere bu sosyal kontrol becerileri kazandırılabilir. Amaç doğru yerde doğru şekilde davranış sergilemek ve kendini kontrol edebilmeyi başarmaktır.
Ego Durumları
Transaksiyonel Analiz’in temel taşları arasında belkide en önemli olanı “ego-durumları”dır. Transaksiyonel Analiz; “Ebeveyn”, “Yetişkin” ve “Çocuk” olarak adlandırılmış olan üç ego-durumunun üzerine temellendirilmiştir.
Ebeveyn ego-durumu, çocukluk dönemindeki başta anne-baba ya da ona bakan yetişkin figür olmak üzere tüm otorite figürlerine ait kayıtlarından oluşur. Yaşamın ilk yıllarında otorite figürlerinin davranışlarını, farklı durumlarda verdikleri tepkileri, çeşitli konulardaki düşünce ve tutumlarını izler ve kaydederiz. Yıllar sonra bu ego-durumu aktif olduğunda, kaydettiğimiz bu otorite figürleri gibi hisseder, onlar gibi düşünür, konuşur ve tepki veririz.
Yetişkin ego-durumu kişinin mantıklı ve sağduyulu yanı olarak açıklanabilir. Çevreyi objektif olarak değerlendiren, deneyimleri çerçevesinde olasılıkları hesaplayan ego-durumudur. En önemli özelliği şimdi ve burada olmasıdır.
Çocuk ego-durumu kişinin 0-7 yaş yaşantılarına ait kayıtlardan oluşur. Çocukluk döneminde yaşananlar ve bu yaşantılara eşlik etmiş olan duygu, düşünce ve davranışlar bu dönemi oluşturur. Kişi Çocuk ego-durumundan hareket ettiğinde aslında çok uzun yıllar önce davranmış olduğu şekilde davranmakta ve bu anlamda geçmişi tekrar etmektedir.
Çocuklu dönemi kararları; yaşamın tümüne ciddi anlamda damgasını vurur ve kişinin geleceği bu kararlar ışığında şekillenir. Örneğin, bazı çocuklar çocukken “büyümeme” kararı alır ve tüm bir yaşamı kendi iki ayağı üzerinde yürüyemeyen, başkalarına bağımlı küçük bir bir çocuk olarak yaşarlar. Kimi çocuklar ise bunun tam tersine, “çocuk olmamalıyım” kararına varırlar. Daha küçük bir çocukken bir büyük gibi davranmaya, sorumluluklar almaya başlarlar. Çocukken anne-babasına yaklaşmaya çalıştığında incinen çocuklar, “yakın olmamalıyım” kararı alır ve tüm bir hayatı gerçek bir yakınlık yaşayamadan tüketir, giderler..Bu da yetişkinlik dönemlerinde kişinin nasıl davranacağına, ikili ilişkilerde nasıl bir tutum sergileyeceğine yansır.
Terapideki amaç, yetişkin, anne-baba ve çocuk benlik durumlarının ne zaman serbest bırakacağını ve ne zaman yönetici olacağını belirleme kabiliyetinin kazandırılmasıdır. Ayrıca sosyal kontrolü de elde etmeleri sağlanır. Eğer bireyin sosyal kontrolü yoksa diğer insanlar bilinçli veya bilinçsiz olarak, çocuk ve anne-baba benlik durumlarını olumsuz etkileyebilirler. Bu sosyal kontrolü sağlamak için bazı teknikler vardır;
Oyun Analizi: TA’daki “oyun” kavramı günlük dildeki oyunlardan farklıdır ve iletişimlerde ortaya çıkar. Aynı zamanda gizil bir amacı vardır. Önceden planlanır ve sonuca doğru gelişen karşılıklı davranış dizilerini içerir. Bu oyunlar dürüst ve içten özellikler gösterir. Berne, oyunları oluştukları ortamlara göre yedi grupta toplamıştır. Bu oyunlar; yaşam oyunları, evlilik oyunları, toplantı oyunları, cinsel oyunlar, yer altı dünyası oyunları ve iyi oyunlardır.
Yaşam Senaryoları: Bir yaşam senaryosu, kısmen bir yaşam planı olarak tanımlanmakta ve kişinin kendisinin oynadığı dramatik bir sahne oyununa benzetilmektedir.
Yaşam senaryoları, çocukluk yıllarındaki ilk kararlarla ilgilidir. Bu ilk kararlar bireyin sonraki yaşamını şekillendirmektedir. Yaşamın ilk başlangıcında çocuk çevresine nasıl en iyi adapte olabileceğine dayalı bir “yaşam senaryosu” seçer. Yaşam senaryosu için kendisinin veya diğer insanların OK olup olmadığına inanmasına dayalı olan dört yaşam durumu vardır:
Ben iyiyim – Sen iyisin (saglikli yapilanma)
Ben iyiyim – Sen iyi değilsin (paranoid yapilanma)
Ben iyi değilim - Sen iyisin (depresif yapilanma)
Ben iyi değilim - Sen iyi değilsin (antisosyal yapilanma)
Transaksiyon Türleri: Berne, tamamlayıcı, kapalı ve gizil olmak üzere üç çeşit transaksiyon bulunduğunu belirtmektedir. Her bir transaksiyon çeşidi için ayrı bir iletişim kuralı ortaya çıkmaktadır.
Tamamlayıcı Transaksiyon:
İletişimde bulunan iki kişinin sadece bir ego durumundan hareket ettiği ve uyarıcıyı gönderenin karşısındaki kişide amaçladığı ego durumundan tepki aldığı transaksiyonlardır. Burada kişi karşısındaki kişinin beklentisini karşılamaktadır ve bu da iletişimin devam ettiğinin göstergesidir. Transaksiyon tamamlayıcı olduğu müddetçe iletişim sonsuza kadar devam edecektir.
Kapalı Transaksiyonlar:
İletişimde bulunan iki kişinin sadece bir ego durumundan hareket ettiği ancak bu uyarıcıyı gönderenin karşısındaki kişide hedeflediği ego durumundan tepki almadığı transaksiyonlara denmektedir. Burada artık tepkide bulunan kişi, kendisini uyardığı ego durumundan tepkide bulunmamakta, farklı bir ego durumundan tepkide bulunmaktadır. Yani kendisine uyarıda bulunan kişinin beklentisini karşılayamamaktadır. Bundan sonra artık iletişim devam etmeyecektir. Tekrar iletişimin devam etmesi için taraflardan birisinin ya da her ikisinin beraber ego durumlarını değiştirerek iletişim kurmaları gerekmektedir. Aksi halde iletişim devam etmeyecektir. Bu iletişimdeki kesilme kısa bir süre için olabileceği gibi uzun bir süre hayat boyu da devam edebilir.
Gizil Transaksiyonlar:
Farkında olunmadan kullanıldığı için yaşantıda farklı durumların ortaya çıkmasına sebep olmaktadır. İletişimde bulunan iki kişiden sadece birisinin ya da her ikisinin de iki ego durumunun birden harekete geçtiği ve aynı anda psikolojik ve sosyal olmak üzere iki farklı mesajın beraber yer aldığı transaksiyonlara denmektedir. Bu transaksiyonda iki farklı mesajın beraber yer alması ve ikiden fazla ego durumunun bulunması nedeniyle transaksiyon hem kapalı hem de tamamlayıcı niteliktedir.
Uygulama alanlari acisindan TA, günümüzde gelişim, kişilik, iletişim, psikopatoloji ve danışma/terapi konularında kuramsal bilgiler sunmakta ve okul hastane ve örgütlerde değişik amaçlarda kullanılabilmektedir. TA insan davranışlarının ve ilişkilerinin olduğu her yerde kullanılabilmektedir.
Klinik ve Danışma: Danışanlar, kişilik değişimini gerektirmeyen, daha çok iletişim becerilerindeki eksiklikten kaynaklanan sorunlarla uğraşırlar. Terapistler ve danışmanlar iletişim de sosyal düzeydeki mesajlar kadar psikolojik düzeydeki mesajlarla da ilglenirler.
Kuramda herkesin anlayabileceği bir dilin oluşması amaçlanmıştır. Temel ve basit, çoğu kez de çarpıcı olan bu sözcüklerin kolayca anlaşılması, yaklaşımın güçlü bir özelliğidir. Bu özellik terapiler esnasında psikoeğitim olarak çiftlere sunulabilir. TA ayrıntılarıyla çifte anlatılabılır ve değişim hedefleri beraber kararlaştırılabilir.
Özetlemek gerekirse TA, bireysel ve ilişki terapilerinde;
- İletişimi etkin kılmak
- Hangi benlik durumunu kullandığını bilmek
- İletiyi hangi benlik durumuna gönderdiğini bilmek
- Karşındaki çocuğa duyarlı olmak
- Kendi içindeki çocuğa duyarlı olmak
- Eleştirici ana baba yerine koruyucu ana babayı kullanmak
- Sorunları yetişkinle çözmek
- Yetişkine vakit tanımak gibi konularda yardımcı olmaktadır.